Recent Posts

28 Ocak 2010 Perşembe

Avustralya'da Yarı Finaller

Bugün tamamlanan maçlarla birlikte yarı finaller de şekillendi Avustralya Açık'ta.

Roger Federer def. Nikolay Davydenko 2-6, 6-3, 6-0, 7-5

Uzun zamandır sonucu merakla beklenen Davydenko-Federer maçında Federer, yine Grand Slamlerde onu yenmenin ne kadar zor olduğunu gösterdi. Müthiş bir form yakalamıştı Davydenko son zamanlarda ve kariyerinde belki de ilk kez adı bir Grand Slamde favoriler arasında gösterilir olmuştu. Bu turnuva onun için önemli bir testti; 3 set üzerinden oynanan turnuva maçlarında Federer, Nadal, Del Potro gibi isimleri üst üste mağlup eden Kolya'nın aynı senaryoyu Grand Slam arenasında tekrarlayıp tekrarlayamayacağı tartışma konusuydu. Nitekim bugünkü maça da çok iyi başladı. Beklediğinden çok daha kötü bir Federer'e karşı ilk seti 6-2 gibi rahat bir skorla aldı. 2. sette de 3-1 öne geçti Rus raket; işte bundan sonra Federer oynamaya karar verdi ve güneşin de çekilmesiyle maçın hakimiyetini ele geçirdi. Üstüste tam 13 oyun kazanarak setlerde 2-1'i buldu. Son sette maç için servis atarken Davydenko'nun müthiş returnleri ve mücadelesiyle servisini kırdırsa da hemen bir breakle cevap verip maçı noktaladı.

Maç sonrası açıklamasında güneşin onu çok rahatsız ettiğini, güneşin çekilmesiyle daha iyi oynayacağını düşündüğünü ve bunu gerçekleştirdiğini söylemiş. Ne kadar büyük oyuncu, iyi bir profesyonel olursanız olun berbat oynadığınız ve kaybettiğiniz ilk set sonrası güneşin çekilmesiyle kendi oyununuzu korta yansıtabileceğinizi bilmek, soğukkanlı kalabilmek ve kendine böylesine güvenmek Federer'den başkasının harcı değil sanırım. Grand Slamlerde o kadar başka ki mental olarak, rakibinin onu yenebileceğini düşünmesine izin vermiyor, asla kaybedeceğini aklından geçirmiyor ve her daim kendine güveniyor. Neticesinde de 23. kez üstüste Grand slam finaline yükseliyor.

Federer'in her rekoru hayranlık verici ama bu başka. Hayali bile zor; makine olsanız bir noktada teklersiniz ama bu adam teklemiyor işte. Kötü de oynasa, maç çok da zora girse çıkış yolunu mutlaka buluyor. Bu 23 yarı finalin sadece 3 tanesinde finale çıkamadı Federer; ki zaten o 3 finali de Federer'i yenen isim kazandı. Saygı duymak, hayran olmaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Büyüksün Federer...

Jo-Wilfried Tsonga def. Novak Djokovic 7-6, 6-7, 1-6, 6-3, 6-1

Erkeklerde günün 2. çeyrek final mücadelesinde ise 2008 finalinin rövanşı vardı Rod Laver'da. 2008'deki finali Djokovic kazanmıştı ama sonrasındaki 4 karşılaşmalarında gülen taraf Tsonga olmuştu. En son geçen yıl Miami'deki karşılaşmalarını ise Djokovic kazanmıştı.

Maça Djokovic biraz daha iyi başladı rakibinden. Servis kırma avantajı da yakaladı ama Tsonga durumu eşitleyip seti tiebreake götürmeyi başardı. Tiebreakle biten ilk set Tsonga'nın oldu. 2. sette de ilk sete benzer bir tablo vardı, yine Djokovic servis kırdı ve Tsonga sonrasında cevap vererek seti tiebreake götürdü. Bu sefer Djokovic seti alarak durumu 1-1'e getirdi. 3. set Djokovic'in dominasyonuyla, Tsonga'nın fazla basit hatalarıyla 6-1 Sırp raketin lehine sonuçlandı. Açıkçası bu tablo bana Djokovic'in 4. sette maçı noktalayacağını düşündürüyordu. Ama Tsonga servis kırarak 4. sette durumu 2-0 yaptığında Djokovic midesindeki rahatsızlık sebebiyle sağlık molası aldı. Sonrasında da fiziken çökmüş bir Djokovic izledik. Mental olarak maçta sürekli gelgitler yaşayan Tsonga, Djokovic'in bu durumunu iyi değerlendirdi ve 4. seti 6-3, 5. seti de 6-1 kazanarak 2. yarı finaline yükseldi Avustralya'da.

Djokovic için çok rahat bir kuraydı, 2. Grand Slam şampiyonluğu için şans yanındaydı ama geçen sene sıcaktan fenalaşan Nole, bu yıl da midesindeki rahatsızlık sebebiyle bekleneni veremedi yine. Tsonga'nın hakkını yememek lazım tabii. Tenis kariyerinde henüz 5 setlik maç oynamamıştı 2 gün öncesine kadar. Almagro ve Djokovic karşısında aldığı bu 2 galibiyet önemli bir özgüven sağlamıştır kendisine. Maç içindeki iniş çıkışlarına da biraz olsun çözüm bulabilirse çok daha tehlikeli bir isim olacak Grand Slamlerde.

Na Li def. Venus Williams 2-6, 7-6, 7-5

Kadınlarda Jie Zheng'den sonra Na Li de yarı finale yükselerek ülkeleri adına çok büyük bir iş başardılar. Na Li - Venüs maçı tam bir basit hata festivaliydi. Özellikle son sette yorgunlukla birlikte servisleri çok düştü 2 oyuncunun da ve güç bela bir servisine tutunabilen Na Li maçı kazanan taraf oldu.

Serena Williams def. Victoria Azarenka 4-6, 7-6, 6-2

Williams kardeşlerden biri turnuvaya veda ederken diğeri de hayli zorlandı Azarenka karşısında. İlk seti 6-4 kaybeden Serena 2. sette de 4-0 geriye düştü ama Azarenka'nın Zvonareva maçında yaptığına benzer bir geri sönüşü başararak yarı finale yükseldi Amerikalı.

Yarı Final eşleşmeleri ise şöyle;

M.Cilic - A.Murray
R.Federer - J.W. Tsonga

J.Henin - J. Zheng
S.Williams - N.Li

27 Ocak 2010 Çarşamba

İlk Yarı Finalistler


Andy Murray def. Rafael Nadal 6-3, 7-6, 3-0(ret.)

Günün en çekişmeli ve keyifli geçmesini beklediğimiz maçta beklenen gerçekleşmedi. Nadal'ın setlerde 2-0, 3. sette de 3-0 gerideyken çekilmesiyle Murray yarı finale yükselen isim oldu. Murray'i pek sevmeyen, oyun stilini de beğenmeyen biri olarak bugünkü performansına hayran kaldığımı söylemem lazım. Nadal sakatlık problemi yaşamadığı ilk 2 sette kötü değildi aslında ama karşısında onu çok iyi analiz etmiş ve istediklerini korta yansıtabilen bir Murray vardı. Federer'e "Bu yıla bir oyuncu damgasını vuracak olursa bu kim olur?" gibi bir soru sorulmuştu geçtiğimiz haftalarda ve cevabı "Murray" olmuştu. Damga vurur mu vuramaz mı bilmiyorum ama bu performansı devam ederse Avustralya Açık'ı şampiyonlukla kapatıp ilk Grand Slamini kazanabilir.

Nadal için ise hakikaten üzülüyorum, endişeleniyorum. Kendisinin fanı değilim ama her zaman bu yarış içinde, finallerde olması gerken bir isim. Böyle bir tenisçinin sakatlık sebebiyle kariyerinin tehlikeye girmesi çok üzücü. Geçen yıl 2 gün üstüste mükemmel 5 setlik maçlar oynayıp şampiyon olan, dünya 1 numarası bu sene çeyrek finalde maçı bile tamamlayamadı ve turnuva sonunda 4. sıraya düşme tehlikesi belirdi ufukta. Neyse ki bu yıl sakat sakat oynama yanlışına düşmeden sağlığını ön planda tutuyor. Şu anda sakatlığının ne durumda olduğunu, geçen seneki sakatlığın nüksetmesi mi yoksa maç içinde çıkan bir problem mi bilmiyoruz ama umarım onu yine uzun süre kortlardan uzak tutacak bir durumun habercisi değildir bugünkü ağrıları.


Marin Cilic def. Andy Roddick 7-6, 6-3, 3-6, 2-6, 6-3

Cilic ise beklenen patlamayı bu yıl yapacak gibi. Kariyerinde ilk yarı finaline ulaştı bugün Roddick'i 5 set sonunda yenerek. 2-0 öne geçtiği maçta Roddick'in maça ortak olmasına izin verse de 5 setin sonunda gülen taraf oldu Hırvat raket. Hırvat demişken, en sevdiğim oyunculardan olan Ancic'i hatırlıyorum Cilic'i her gördüğümde. Mononükleoz sebebiyle uzun zamandır korttan ayrı kalan Ancic, bu hafta Almanya'da bir challenger turnuvasıyla kortlara döndü. 4 numaralı seribaşı olarak katıldığı turnuvada ilk turda Kukushkin'e 3 sette mağlup olsa da onun yeniden tenise dönmesine çok sevindim.

Cilic'e dönersek, bu turnuvada sürpriz beklediğim bir isimdi. 5 setlik 3 maç kazanarak yarı finale ulaşması turnuvalarda patlayıp Grand Slam'lerde başarısız olan isimlerden olmayacağını da gösteriyor bence. Şüphesiz çok ses getirecek önümüzdeki dönemde Cilic.

Aslında iki oyuncu da bugün servislerinde etkisizdi. Roddick'in omzundan yaşadığı sakatlığın bunda etkisi oldu sanırım. Eski Roddick olsa servislerinin bu kadar etkisiz olduğu bir günde Cilic gibi bir oyuncuyu bu kadar zorlayamazdı sanırım. Keşke oyunundaki bu gelişmeyi birkaç yıl önce yapabilseydi.

Bu maçın galibi, finale çıkmasını istediğim taraf olacaktı ama Murray'nin bugünkü kendine güvenli, hırslı ve iyi oyununu görünce, Nadal karşısında zorlanmadan ve pek yorulmadan maçı kazandığını düşününce Del Potro ve Roddick maçlarından çıkmış Cilic'in finale yükselmesi pek olası gelmiyor bana.


Justine Henin def. Nadia Petrova 7-6, 7-5

Erkeklerde çekişmeli maçların olduğu ortamda kadınların maçlarına bakasım bile gelmiyor açıkçası. Henin dışında sevdiğim bir oyuncu da kalmadı turnuvada.

Henin, en iyi oyununu oynamıyor, Petrova karşısında da iyi değildi ama bu hali bile yarı finale çıkmasına yetti. İyi ki döndün diyoruz buradan tekrar kendisine.

Jie Zheng def. Maria Kirilenko 6-1, 6-3

Henin'in yarı finaldeki rakibi Jie Zheng olacak. Çinli tenisçi, Maria Kirilenko'yu çok rahat yenerek 2008 Wimbledon'dan sonra kariyerinin 2. yarı finalini de görmüş oldu. Kirilenko ise sakatlık problemi yaşamış bu maçta. Agnieszka Radwanska ile çiftlerde de 3 numaralı seribaşını yenerek çeyrek finale yükselen Kirilenko'nun sakatlığı ne durumda, çiftlerden çekilecek mi bilmiyorum ama eğer oynayabilirse yarı final için hayli şansı var ikilinin.

25 Ocak 2010 Pazartesi

Avustralya'da Çeyrek Finaller


Rafael Nadal - Andy Murray

İki devi eleyerek çeyrek finalde eşleşti Murray-Nadal ikilisi. Murray Isner'ı zorlanmadan 3 sette, Nadal da Karlovic'i 4 sette geçti. Çeyrek finalin en çekişmeli maçlarından biri olacağı şüphesiz. Aralarındaki maçlarda 7-3 üstün olan Nadal, Grand Slamlerdeki karşılaşmalarında da 2-1 önde. Daha önce 2007 yılında Avustralya Açık'ta karşılaşan ikiliden gülen taraf 5 set sonunda Nadal olmuştu.

Roger Federer - Nikolay Davydenko

Federer ilk turda Andreev'e karşı set verse de çeyrek finale kadar çok rahat ulaştı. 4. turda Hewitt maçında da temposunu iyice yakaladığını gördük. Davydenko ise çok formda ve hayatının tenisini oynuyor son zamanlarda. Ama bugün Verdasco karşısında çok da iyi sinyaller vermedi açıkçası. 2-0 öne geçmesine, Verdasco'nun sayısız basit hatasına ve çift hatalarına rağmen maçın 5 sete gitmesine engel olamadı Rus raket. Bu eşleşmede Davydenko'yu favori görüyordum ama Davydenko'nun Federer'i geçmesi için vites yükseltmesi şart.

Novak Djokovic - Jo-Wilfried Tsonga

Nole güle oynaya çeyrek finale çıktı adeta. Şanslı kurasının üstüne 4. turda onu biraz olsun zorlayabilecek olan Youzhny de sakatlığı sebebiyle çekilince çeyrek finale rahatça çıktı Sırp raket. Tsonga ise bugün kariyerinin ilk 5 setlik maçında Almagro'yu yenerek çeyrek finale yükseldi. Almagro 2-0 geriye düşmesine rağmen bugüne kadar izlediğim en iyi performansıyla geri döndü ve hayli çekişmeli, güzel bir maç oldu. Son sette Tsonga servislerinde problem yaşayıp servis kırdırma tehditiyle karşılaşsa da iyi direndi ve 9-7 kazandı final setini.

Djokovic ile Tsonga 2008'de Avustralya'da final oynamışlardı. Bu seneki çeyrek final mücadelesi Tsonga için o maçın rövanşı, Djokovic için de şu ana kadarki en zorlu maç olacak.

Andy Roddick - Marin Cilic

İki 5 setlik mücadelenin kazananı yarı final için ter dökecek. Cilic, gerçekten çok iyi bir oyuncu ve yavaş yavaş tehlike olmaya, kendini göstermeye başlıyor. 4. turda Del Potro'yu yenerek önemli bir iş başardı ve beklentilerimi haksız çıkarmadı. Roddick de turnuvanın en güzel maçlarından birinde Gonzalez'i yenerek çeyrek finale çıktı. Hiçbir sonucun beni şaşırtmayacağı, çok güzel geçeceğini umduğum bir maç olacak bu karşılaşma.

Serena Williams - Victoria Azarenka

Azarenka, ilk setini 6-4 kaybettiği maçta Zvonareva'yı sonraki setleri 6-4, 6-0 kazanarak elemeyi başardı. Serena ise çok formda ve tutulamaz görünüyor. Finale çıkamaması benim için sürpriz olur, Azarenka'ya şans tanıyacağını sanmıyorum.

Venus Williams - Na Li

Na Li Wozniacki'yi, Venus de Schiavone'yi eleyerek çeyrek finale çıktı. Muhtemelen yine bir Williams'lar yarı finali izleyeceğiz.

Justine Henin - Nadia Petrova

Petrova büyük bir sürprize imza atarak Clijster'ı elemişti. Ardından Kuznetsova'yı da eleyerek önemli bir iş başardı Rus raket. Henin ise 4. turda Wickmayer karşısında zorlansa da kazanarak yoluna devam ediyor. Bu maçın galibi finale çıkar muhtemelen.

Maria Kirilenko - Jie Zheng

Kirilenko, ilk turda Sharapova'yı eleyerek çok iyi bir başlangıç yapmıştı turnuvaya. İyi performansına şansı da eklendi ve çeyrek finalist olmayı başardı. 4. turda Safina, sırtındaki sakatlığın nüksetmesi sonucu ilk seti tamamlayamadan çekildi maçtan. Son 8'in 2 Çinli oyuncusundan olan Zheng ise önce Batoli'yi, sonra da Jankovic'i eleyen A.Bondarenko'yu eleyerek çeyrek finalist oldu. Yarı final şansını kimin değerlendireceğini merakla bekliyorum.

22 Ocak 2010 Cuma

Sürprizlere Devam

Günün en büyük sürprizi Nadia Petrova'dan geldi ve Petrova 6-0, 6-1'lik setlerle turnuvanın önemli favorilerinden olan son Amerika Açık şampiyonu Clijsters'ı yenmeyi başardı.

Sezona Henin'i finalde yenerek Brisbane şampiyonluğuyla başlamıştı Clijsters. Avustralya'da da ilk 2 turda rahat galibiyetler aldı. Petrova'ya, üstelik de sadece 1 oyun alarak yenilmesi hiç normal değil. Maç sonu röportajında çok fazla hata yaptığını, Petrova'nın çok da fazla bir şey yapmasına gerek kalmadığını söylemiş Clijsters.

Kadınlar ana tablosunun 4. çeyreğinde ise seribaşları bir bir veda ediyor turnuvaya. Turnuvanın önemli favorilerinden Sharapova, Kirilenko'ya elenerek perdeyi açmıştı. Ardından 4. tura kadar yükselmesini beklediğim Cibulkova, V.King'e elendi ilk turda. Bu çeyreğin önemli isimlerinden Bartoli Jie Zheng'e, Jankovic de A.Bondarenko'ya elenerek 3. turda veda ettiler turnuvaya. Aynı çeyrekteki geçen yılın finalisti Safina ise beklediğimden daha iyi bir performansla ilerliyor. 4. turda Kirilenko'yu yenebilirse çeyrek finalde A.Bondarenko-j.Zheng maçının galibini de yenip yarı finale rahat bir şekilde yükselebilir Safina.

Şu "Zavallı" Türkler


Marsel İlhan geçen yıl Amerika’da Türk tenis tarihinde bir ilki başardığında bu ülke basını Tabata’nın 8 milyon dolarlık bonservisiyle meşgul olduğu için ne doğru düzgün bir analiz, ne de bir röportaj yayınlayabildiler. Bu yıl Avustralya’da da çok büyük bir iş başaran Marsel, yine basınımızın ilgisini çekmeyi başaramazken onu desteklemeye giden Türk taraftarlar medyanın hedefi haline geldi iki gündür.

Fransa Açık’ı hiç izlemesem, Sırpların, Yunanların maçlarında yaşananları bilmesem basit hatayı alkışlayan ilk tenis izleyicisinin Türkler olduğuna inandıracaklar beni. Onlar da yapıyorsa doğrudur meselesi değil bu tabii. Ama kendini aşağılamaya, küçük görmeye o kadar meraklı bir ülkeyiz ki bugüne kadar tenisle ilgili verdikleri haberler Kournikova ve Sharapova resimlerinden ibaret olan gazeteler bile tenisin nasıl izleneceği, etiği, ahlakı konusunda ahkam kesip, iftira atmaktan çekinmiyor. Şilililerin maç sonrası yaktığı meşale, Türkler tarafından atılmış oluyor, Eurosport bu rezilliklere dayanamayıp yayını kesmiş oluyor. Ve bunları uydurmaktan çekinmeyenlerin adı gazeteci, yorumcu oluyor bu ülkede.

Ne gerek var ki açıp Marsel’in, Gonzalez’in yorumlarını okumaya? Marsel’in destekten memnuniyetini, Gonzalez’in maçın atmosferini çok eğlenceli bulduğunu aktarmaya? Basın zerre önem vermezken ordaki insanlar Marsel’i, İpek’i destekleyip motive etmeye çalışıyor. Ortada ne Gonzalez’e ne de Şilililere yönelik bir saldırı, olumsuz bir durum var; sadece diğer pek çok taraftar grubu gibi destek veriyorlar. Bu desteğin dozu zaman zaman ayarlanamamış olabilir ama “Avustralya Açık’ın 105 yıllık tarihinde görmediği zulüm” gibi bir tabire ancak gülünür.

Tenis izlemeye layık olmayan, bulaştığı her sporu çekilmez kılan zavallı Türk güruhunun meziyetlerini sıralamaya, yapılan haberleri, gerçekleri çarpıtmaya ayrılan vaktin yüzde biri tenisçilerin isimlerini doğru yazmaya ayırsalar keşke. Basit hatayı alkışlayan, tenis kortlarında coşkulu ve gürültülü destek veren tenis seyircisi çokça bulunur da Simon’u önce elemelerden getirip sonra 25 yıllık adını değiştiren tenis haberleri ancak burada görülür.

20 Ocak 2010 Çarşamba

Serena 2010'da İstanbul'da


Serena Williams, resmi sitesinde açıkladığı 2010 takviminde İstanbul Cup'a da yer vermiş. Bu yıl toplam 14 turnuvaya katılacak olan Serena, bir aksilik olmazsa 26 Temmuz-1 Ağustos tarihleri arasında Enka kortlarında olacak.

2007 yılında Venus Williams'ın katıldığı turnuvaya geçen yıl 1 numaralı seribaşı olarak Vera Zvonareva katılmıştı. Önemli isimler aynı hafta Amerika'da oynanan Stanford'u seçerken Serena'nın İstanbul Cup'a gelecek olması kendisi için ilginç, turnuva içinse çok güzel bir haber.

Buraya Kadar

Marsel'in Gonzalez karşısında galip gelmesini beklemek fazla hayalci olurdu. Zaten skorun çok da önemli olduğu maçlardan biri değildi bu maç. Marsel İlhan Amerika Açık'tan sonra Avustralya Açık'ta da önce ana tabloya kalarak, sonra da 2. tura yükselerek çok büyük bir iş başardı.

Maçta da elinden geleni yaptı ve iyi bir performans gösterdi Marsel. Özellikle Gonzalez'in backhandine oynadığında pek çok hata geldi rakibinden. Ama tabi o forehandlerden ve zaman zaman düşse de servislerden kurtulmak kolay değil. Neticede 6-3, 6-4 ve 7-5'lik setlerle kaybetse de çok şey kazanıp ayrılıyor bu turnuvadan.

Şilili ve Türk seyircilerin tribün şovu maçın en dikkat çekici yanıydı sanırım. Ben çok eğlendim izlerken. Puan başlamadan önce susmakta biraz gecikseler de hayli renk kattılar maça. Şilililer de maç bitince meşale yakıp adeta futbol derbisine çevirdiler kortu. Marsel biraz daha ilerlesin koreografi ekipleri bile kurulur. :)

Yalnız bu coşkuyu abartanlar da olmuş sanırım. Avustralya Açık'ın sitesindeki bir yoruma göre ana haber bültenlerinde 35 Türk'ün taşkınlık sebebiyle dışarı çıkarıldığı haberleri yer almış. Tezahürat, forma filan iyi hoş da abartmamakta fayda var.

19 Ocak 2010 Salı

Marsel'in Rakibi Gonzalez


Marsel İlhan, yağmur arası nedeniyle dün tamamlanabilen maçta Fransız Grosjean'i 6-4, 6-3 ve 7-5'lik setlerle elemeyi başardı ve 2. Grand Slam'inde 2. kez 2. turu görmüş oldu böylece.

Marsel bugün NTV Spor'a canlı telefon bağlantısıyla katıldı. Gonzalez maçı için hayli iddialı ve kendinden emin konuştu. Elemelerden gelmesi sebebiyle 4 maç oynamış olmasının sadece 1 maç oynayan rakibine karşı avantaj olduğunu söyledi. Ayrıca dünkü maç sonunda Grosjean'in Marsel'e "Sen ilk 50 oyuncususun." dediğini de ekledi.

Bugün kort 3'te, TSİ 02:00'deki Zvonareva-Kucova maçının ardından Marsel'in maçı başlayacak. Gonzalez karşısında pek şansı olmasa da güzel bir maç olacağını umuyorum.

18 Ocak 2010 Pazartesi

Avustralya'da İlk Büyük Sürpriz


Kuralar çekildiğinde Sharapova'yı, son formunu bilmemekle beraber, yarı final için yolu en açık isimlerin başında görüyordum. Hatta şampiyon olması muhtemel isimlerden biriydi bana göre. İyi kurasına rağmen ilk tur için zor bir isimle eşleşmişti gerçi. Yine de mağlubiyetini beklemiyordu eminim kimse. Kirilenko adaşı ve yakın arkadaşı Sharapova'ya acımadı ve 7-6, 3-6 ve 6-4'lük setlerle kazandı ilk tur maçını.

Kendisi maçı kaybetmesinde etken olarak görmese de Sharapova hala servislerinde çok büyük problem yaşıyor. Hala sakatlık öncesi formuna ulaşabilmiş değil. Kirilenko'yu ise bu kadar konsantre ve hırslı görmemiştim hiç sanırım. Umarım bu formu devam eder ve sadece bir büyük galibiyetle kapanmaz Avustralya serüveni.

Kapalı kortlar dışında diğer kortlardaki maçlar, alışık olmadığımız şekilde yağmur engeline takıldı ilk gün. Marsel-Grosjean maçı da yağmurdan nasibini alan ve bir türlü tamamlanamayan maçlardan biri oldu. İlk seti 6-4 kazanan Marsel 2. sette 4-2 öndeyken ve tekrar servis kırmak için şans yakalamışken bugüne ertelenen maç, Berdych-Haase maçından hemen sonra oynanacak kort 7'de.

İpek&Yaroslava Avustralya'da Birlikte

İpek Şenoğlu bu sezon ilk iki turnuvada geçen seneki partneri Yaroslava Shvedova ile değil Liga Dekmeijere ile oynamıştı. Avustralya Açık'ta ise eski partnerler tekrar buluşmuş. İpek Şenoğlu/Yaroslava Shvedova ikilisi ilk turda turnuvanın 12 numaralı seribaşı Chia-Jung Chuanq/Kveta Peschke ile oynayacaklar.

Çiftler tablosuyla ilgili ilginç bir detay da Radwanska kardeşlerin farklı partnerlerle oynuyor olması. Geçen yıl Amerika Açık'ta İpek&Yaroslava ikilisine elendiklerinde Agnieszka, görmeye alışık olmadığımız kadar sinirli ve kızgın bir şekilde kardeşini basın önünde eleştirmişti. Urszula'nın çok başına buyruk oynadığından, onu hiç dinlemeyip kendi bildiğini okuduğundan bahsetmiş ve bir daha onunla çiftlerde birlikte oynamayacağını söylemişti. O anın gerginliğiyle verdiği bir karar mı diye merak ediyordum ama sanırım bu konuda ciddiler. Avustralya Açıkta bu yıl Urszula İtalyan Alberta Brianti ile, Agnieszka da 2 turnuvada birlikte finale yükseldikleri Maria Kirilenko ile oynayacak.

16 Ocak 2010 Cumartesi

Her İşte Bir Hayır..

Skorboarddan maç takip etmek hakikaten berbat bir şey. İnsanı 15, 30, 40 sayılarından nefret ettiriyor. Dün Marsel'in maçı büyük bir çekişme ve heyecana sahne oldu, bilgisayar başında sadece skora bakarak maçı takip etmek de ayrı bir stres zaten. İlk seti 5-5'ken servis kırdırıp 7-5 kaybeden Marsel, 2. seti 6-1 kazandı. 2 kez maç için servis atma şansı, 1 tane de maç puanı yakaladı ama faydalanamadı bu fırsatlardan. Sonrasında 4 maç sayısı çevirse de final setini 11-9 ile kaybederek son eleme maçında ana tabloya veda etti; yani en azından sabaha kadar biz öyle sanıyorduk.

Dün lucky loser hesapları yapmaya ne mecalim vardı ne de kendimi boş yere ümitlendirmek istedim açıkçası. Sabah Giles Simon'un sakatlığı sebebiyle çekildiğini ve lucky loser olarak kuradan Marsel'in çıktığını duyunca çok sevindim tabi. Üstelik Kindlmann Davydenko ile eşleşirken Marsel, Grosjean gibi umutlarımızı sürdürebileceğimiz bir kura çekti.

Grosjean, 1978 doğumlu Fransız bir oyuncu. Amerika Açık hariç 3 Grand Slam'de de yarı final görmüş; 2002'de 4 numaraya kadar yükselmiş bir isim ama eskide kalmış tabi o yıllar. En son 2008'de Avustralya'da 3. turu görmüş, geçen sene ise elemelere dahi katılamamış hiçbir Grand Slam'de. Bu yıl ise wild cardla turnuvaya dahil olmuş.

Marsel, şansı bu kadar yaver gitmişken bu fırsatı iyi değerlendirip Amerika'daki gibi 2.turu görür umarım. 2. tura yükselmesi halinde muhtemel rakibi Fernando Gonzales olacak.

15 Ocak 2010 Cuma

Avustralya Açık Kuraları


WTA turu temsilen Ana Ivanovic'in, ATP turu temsilen de John McEnroe'nun katıldığı törenle dün geceyarısı Avustralya Açık tekler kuraları çekildi.

Erkekler Ana Tablo
Kadınlar Ana Tablo

Erkekler ana tabloda ilk çeyrekte Federer seribaşı ve ilk turda nispeten zorlu bir isimle karşılaşacak; Igor Andreev. Federer'in 2. turda Hanescu, 3. turda da Montanes ile karşılaşması muhtemel. 4. turda ise Hewitt, Simon, Baghdatis gibi önemli isimlerden biri Federer'e rakip olacak gibi görünüyor.

Davydenko ve Verdasco'yu zorlayacak bir isim pek göremiyorum ilk 3 turda. İkisinin muhtemel bir 4. tur eşleşmesi sonrası kazanan muhtemelen Federer'le oynayacak. Davydenko'nun şu anki formunu düşünürsek Federer'i elemesi çok da sürpriz olmaz; ama Federer'in 5 set üzerinden oynanan maçlardaki üstünlüğünü göze alırsak üstüste 3. Davydenko mağlubiyetine izin vermemesi de olası. Verdasco da çeyrek final için yabana atılmaması gereken bir isim.

2. çeyrekteki Djokovic'in iyi bir kura çektiğini söyleyebiliriz. İlk turda geçen yıl ilk kez Avustralya Açık'a katılıp ilk turda elenen İspanyol Daniel Gimeno-Traver'le oynayacak. 2. turda Chiudinelli, 3. turda ise Chardy muhtemel rakipleri Nole'nin. 4. turda ise Gasquet, Youzhny veya Robredo ile karşılaşması muhtemel. Gasquet ile Youzhny'nin ilk turda karşılaşacak olması büyük şanssızlık olmuş. İkisi de iyi işler yapabilirdi bu yıl Avustralya'da.

2. çeyreğin alt tarafında iki önemli isim göze çarpıyor; Tsonga ve Soderling. İkisinin 4. turda karşılaşması muhtemel ama Tsonga'nın yolu Soderling'e göre daha zorlu. İlk turda Stakhovsky, ikinci turda Dent/Fognini galibiyle oynayacak olan Tsonga'yı 3. turda Haas/Tipsarevic gibi isimlerden biri bekliyor olacak büyük ihtimalle. Ama yine de bu turları hasarsız geçip Soderling'i de eleyeceğini düşünüyorum ben.

3. çeyrekte Roddick'i zorlarsa 4. turdaki muhtemel bir Gonzalez eşleşmesi zorlar gibi. Çeyreğin alt tarafındaki Del Potro ise hayli zor bir kuraya sahip. 2. turdaki olası bir Blake eşleşmesi ve 4. turdaki olası Cilic maçı, sakatlığı da bulunan Del Potro için hayli zor olacak.

4. çeyrekte ise Nadal için 3. turda Isner/Kohlschreiber ikilisinden biri zorlayıcı olabilir. 4. turda Stepanek, Karlovic, Ljubicic gibi isimlerden birini görebiliriz. Stepanek'le Karlovic'in de ilk turda karşılaşacağını hatırlatmakta fayda var.
Murray ise 5 numaralı seribaşı olarak katıldığı turnuvada çeyrek finale kadar çok da zorlanmayacak gibi. Büyük bir sürpriz olmazsa çeyrek finalde Nadal-Murray maçı izleyeceğiz.

Elemelerde bu gece son maçlar oynanacak. Marsel TSİ ile 01:00'de başlayacak maçta Kindlmann'ı yenerse Avustralya Açık'ta da ana tabloyu görmüş olacak ilk kez.



Kadınlar ana tablonun ilk çeyreğinin favori ismi Serena. İlk turda Avustralya Açık ana tablosunda ilk kez yer alan Urszula Radwanska ile oynayacak. Urszula için hayli şanssız bir kura oldu malesef. 4. turda Serena-Stosur maçını izlememiz muhtemel. Çeyreğin alt kısmında Zvonareva, Ivanovic, Azarenka gibi isimler var. Bu sefer Ivanovic en azından birkaç tur çıkabilir diye ümit ediyorum.

2. çeyrekte Wozniacki yine ilk turda Wozniak ile eşleşti. Venüs de Safarova ile oynayarak başlayacak turnuvaya. Williams kardeşlerin aynı yarıda olması sebebiyle bir Williams finali izlemeyeceğimiz de kesinleşti böylece. A.Radwanska, Schiavone, Oudin gibi isimler de bu çeyrekte.

3. çeyrekte Dementieva'nın büyük şanssızlığı söz konusu. İlk turda Dushevina ile oynayacak olan Dementieva'yı 2. turda muhtemelen Henin bekliyor olacak. Henin için de kuranın iyi olduğu söylenemez. Sydney finalinde Serena'yı rahat yenen Dementieva da hayli formda çünkü. Bu çeyrekte 2. turdaki muhtemel Cirstea-Dokic maçı da güzel olacak. Dokic, geçen yıl seyircisi önünde çeyrek final görmeyi başarmıştı. Clijsters ve Kuznetsova da çeyreğin alt tarafındaki önemli isimler.

4. çeyrekte Sharapova-Kirilenko ilk tur maçı ilginç olacak. Safina'nın formsuzluğunu da göz önüne alırsak Sharapova için çok iyi bir kuradan söz edebiliriz. 4. turda Jankovic-Bartoli ve Cibulkova- Sharapova maçları bekliyorum ben.

12 Ocak 2010 Salı

Adidas My Style - Ana Ivanovic

9 Ocak 2010 Cumartesi

Sen De Mi Brütüs?

Yahoo'nun tenis sayfasını açar açmaz "Headlines" bölümündeki başlıkla şok oldum. İçerik olarak Henin'in Sydney'deki turnuva'dan çekildiği yazıyor ama haberin başlığı Avustralya Açık'tan çekildiği yönünde. Hala da düzeltilmiş değil; ne zaman anlayacaklar bakalım.

Doha Şampiyonu Davydenko

Davydenko kariyerinin altın çağını, en üst düzey performansını yaşıyor adeta. Bugünkü finalde üst düzey performansına savaşçılığını da ekledi ve ilk setini 6-0 kaybettiği maçta, maç puanları da çevirerek Nadal'ı yenmeyi başardı Rus raket.

Televizyonu açtığımda skorun 5-0 olduğunu görmek çok şaşırttı beni. Ben Davydenko'nun böylesine iyi oynarken nasıl oyun dahi alamadığını merak ederken ilk set 6-0'la son buldu zaten. 2. sette ise 6-0'lık ilk set hiç oynanmamış gibi kendinden emin ve hırslı bir Davydenko vardı kortta. Nadal yine çok iyiydi, sadece genelde görmeye alışık olmadığımız bir şey yaptı ve eline geçen fırsatları hunharca harcadı. Son sette de servisi ilk kıran kişi oldu Nadal ama Davydenko pes etmedi ve mükemmel bir geri dönüşle maçı 0-6, 7-6, 6-4 kazandı. Nadal'a karşı kazandığı üst üste 3. galibiyetiyle 5-4'lük bir üstünlük de yakalamış oldu.


Geçen sezonun sonunda Londra'da olduğu gibi hem Nadal'ı hem de Federer'i aynı turnuva içinde yenerek şampiyon olması da müthiş bir özgüven kaynağı olsa gerek Avustralya Açık öncesi.

28 yaşındaki Rus oyuncunun henüz herhangi bir Grand Slam'de finali yok. Ama şu performansını Avustralya'da sürdürebilirse kariyerinde bir ilki başarabilir Kolya.

Müthiş Finalin Kazananı Clijsters

Bir yıl önce bu zamanlar, seneye Brisbane finali Clijsters ile Henin arasında oynanacak deseler ne düşünürdüm bilemiyorum. Ama bugünkü maç bir kez daha gösterdi ki bu yıl WTA için çok güzel bir yıl olacak; ve tabi ki bizler için de...

Henin'in Clijsters'a karşı 12-10 üstünlüğü bulunuyordu bugüne kadar. Belki ufak bir fark ama özellikle Grand Slam karnesini göz önüne alırsak Clijsters adına gerçek bir kabustu Henin. Geçen yılki dönüşünü Amerika Açık'la süsledi ama kariyerinin 2. döneminde de Henin'i buldu karşısında. Henin ise dönüşünde Clijsters'ın etkisinin olmadığını söylese de onun çok kısa sürede formunu tekrar kazanması, bu konuda cesareklenmesini sağlamış olmalı.

Clijsters için maç çok iyi başlamıştı. İlk seti 6-3 kazandı, 2. sette de 4-1'i buldu. Tam işler rayına girmişten vites yükselten Henin, rakibinin bocalamasına sebep oldu. Ve üstüste 5 oyun kazanarak 6-4 ile 2. seti aldı. Son sete de servis kırarak başlayan Henin, erken yakaladığı avantajı değerlendiremedi. Durum 4-3'ken tekrar servis kırıp maç için servis atma şansını yakaladı ama maç puanları kazanmasına rağmen değerlendiremedi bu fırsatı ve final seti tiebreake gitti. Tiebreakte de müthiş bir çekişme yaşandı ve iki Belçikalının finalinde kazanan Clijsters oldu.

8 Ocak 2010 Cuma

Katar Açık Finali : Davydenko - Nadal


Sezonun hemen başında bir Federer-Nadal finali güzel olurdu ama Katar Açık'ta Davydenko müthiş bir performans göstererek finale çıkan, Nadal'a rakip olan isim oldu.

Önce Nadal'ın performansından söz etmek gerek. Bu sezona nasıl başlayacağını gerçekten merak ediyordum. Sezon arasını çok iyi değerlendirmiş ve sakatlığının etkilerinden tamamen kurtulmuş görünüyor Doha'daki performansıyla. İlk turda Bolelli'yi 6-3'lük 2 setle, 2. turda Starace'yi 6-2'lik 2 setle geçen Nadal çeyrek finalde Darcis ile oynadığı maçta 6-1 2-0 öndeyken rakibinin çekilmesiyle yarı finale çıktı; yarı finalde de Troicki'yi 6-1 ve 6-3 ile geçerek set kaybetmeden finale ulaştı.

Diğer finalist Davydenko ise geçtiğimiz sezonun sonundaki performansına kaldığı yerden devam ediyor. Londra'da düzenlenen sezon sonu şampiyonasında ilk defa Federer'i yenmeyi başaran ve finalde de Del Potro'yu yenerek şampiyon olan Davydenko, Doha'da da iyi oyununu sürdürüyor.

3 numaralı seribaşı olarak katıldığı turnuvada Kukushin, Chiudinelli ve Karlovic'i eleyen Kolya, yarı finalde Federer'i de 6-4'lük iki setle eleyerek Nadal gibi set kaybetmeden finale çıkmayı başardı.

Nadal da El Aynaoui ile birlikte Davydenko-Federer maçını izleyenler arasındaydı.

Federer'in Davydenko'ya üst üste 2 kere kaybetmesi ise şaşırtıcı. Maçta birkaç kez kolunu sallayıp esneme hareketleri yapınca acaba sakatlık problemi mi var diye endişelenmedim değil. Kendisine de maç sonu bu durum sorulmuş; endişelenecek bir durumun olmadığını söylemiş Federer.

Grand Slam'lerde yakaladığı inanılmaz bir istikrar var Federer'in. Son 22 Grand Slam'de de en az yarı final görmüş olması, bence sahip olduğu en etkileyici rekor. Üstelik bu 22 turnuvada sadece 3 kez yarı finalde elendi ve 3'ünde de onu yarı finalde eleyen isim şampiyon oldu ( 2005 AO - Safin, 2005 RG- Nadal ve 2008 AO- Djokovic). Federer'in 5 setlik maçlarda çok daha etkili, Grand Slam'lerde çok daha motive olduğunu bilsek de bu seri bu yıl sona mı erecek diye telaşlanmıyor değilim. 2010 sezonunun çok daha çetin geçeceği aşikar. Avustralya Açık da pek çok sürpriz sonuç görebiliriz gibi geliyor.

Brisbane'de Beklenen Final


Uzun dönemdir kadınlar tenisi erkekler tenisinin gölgesinde kalmıştı seyir zevki ve rekabet olarak. İstikrarsız performanslar, sürekli değişen 1 numaralar ve kalitesi pek yüksek olmayan maçlar izledik son dönemde. O yüzden Clijsters, Henin gibi isimlerin tenise dönüşü ve turu domine edebileceklerine yönelik sinyaller vermeleri beni bir tenissever olarak çok mutlu ediyor.

Clijsters dönüşünden 1 ay sonra, katıldığı ilk Grand Slam olan Amerika Açık'ı kazanarak rakiplerine gözdağı vermişti. Henin de bu yıl iyi işler yapacak gibi. Brisbane'de henüz ilk turnuvasını oynasa da finale çıkmayı başardı Belçikalı tenisçi. Hem fiziken hem ruhen, 1 numaradayken bıraktığı tura geri dönüşünün zor bir süreç olduğunu tahmin etmek zor değil. Ama Henin önce Petrova'yı, ardından Karantantcheva'yı ve yarı finalde de Ivanovic'i yenerek Clijsters'la birlikte adını finale yazdıran isim oldu.

İki Belçikalının final buluşması heyecan verici olacak. Bu yıl pek çok kere daha bu ikiliyi finallerde göreceğiz umarım.

Patty Yok, Santoro Var

Bu yıl tenisi bırakıp bırakmayacağı tartışılan Patty Schnyder aşil tendonundaki sakatlığından dolayı Avustralya Açık'ta yer alamayacağını açıkladı. Şubat ayında Fed Cup'la kortlara dönecek İsviçreli tenisçi.

Geçen yıl Paris turnuvası sonrası tenisi bıraktığını açıklayan Fabrice Santoro ise 70. Grand Slam'ini oynamaya karar vermiş ve Avustralya Açık'a katılacağını açıklamış. Daha önce Agassi'de bulunan en çok Grand Slam'de oynama rekorunu (61) 2008'de kıran Santoro, bu rekoru geliştirmeye niyetli.

3 Ocak 2010 Pazar

Yaratıcılıkta Sınır Yok

Turnuvaların bu gösteri organizasyonları biraz abartılı olmaya başladı sanki; bu hafta da Katar'da Federer ve Nadal'ı uçan halıda oynatmışlar. Daha neler göreceğiz bakalım.

2 Ocak 2010 Cumartesi

Sezon Açılıyor

ATP ve WTA güzel turnuvalarla 2010 sezonunu açıyor bu hafta. ATP'de sezonun kapanmasıyla açılması bir oldu zaten, özletmediler kendilerini fazla. Bu hafta Katar Open, Chennai Open ve Brisbane'de izleyeceğiz erkek tenisçileri. WTA'de ise iki turnuva var; Brisbane ve Auckland.

Brisbane'de Henin resmi olarak kortlara ilk kez dönecek. İlk turdaki rakibi ise Nadia Petrova. İlk turda merakla beklediğim diğer maç ise Dokic-Ivanovic mücadelesi.

İpek Şenoğlu da Dekmeijere ile birlikte Brisbane'de çiftlerde mücadele edecek; ilk turdaki rakipleri Hlavackova/Hradecka ikilisi. Bu turu geçtikleri takdirde muhtemel rakipleri ise turnuvanın 1 numaralı seribaşı Kudryavtseva/Makarova çifti olacak.

Erkeklerde ise 1 numaralı seribaşı olarak Roddick katılıyor turnuvaya. Onun da güzel başlayıp sakatlık sorunlarıyla biten 2009 sezonu sonrası nasıl döneceğini göreceğiz.

Brisbane Kuraları
Kadınlar
Erkekler

1 numaralı seribaşı olarak Pennetta'nın katıldığı Auckland ise nispeten daha zayıf kalacak Brisbane'in yanında.

Auckland Kurası
Kadınlar

Hindistan'daki Chennai Open elemelerinde Marsel İlhan da mücadele edecek. 4 numaralı seribaşı olarak katılacağı elemelerde şansı hayli yüksek. Ana tabloda elemelerden gelenlerin konumlarına bakarsak, geçen sene formunu yakaladığı dönemdeki performansını sergilerse güzel sonuçlar alabilir Marsel.

Chennai Open
Elemeler

Ana tabloda ise Soderling, Cilic, Wawrinka gibi isimler var. Katar'ın gölgesinde kalsa da güzel maçlara ev sahipliği yapacak gibi.

Chennai Open
Erkekler

EDIT: Katar Open kuraları da açıklandı.
Erkekler

Nadal İyi Başladı


Abu Dhabi'de düzenlenen gösteri turnuvası Nadal'ın şampiyonluğuyla sonuçlandı. Federer ve Nadal'ın ilk turu bye geçtiği turnuvada Ferrer Davydenko'yu, Soderling de Wawrinka'yı yenerek yarı finale çıkmıştı.

Yarı finalde Soderling 12 maç sonra Federer'e karşı 6-7, 7-6 ve 6-2'lik setlerle sonuçlanan maçta ilk galibiyetini alsa da bu bir gösteri maçı olduğu için pek de bir anlam ifade etmedi tabi. Nadal ise Ferrer'i 7-6 ve 6-3'lük setlerle eleyerek finale adını yazdırdı.

Roland Garros'tan sonra Londra'da sezon sonu turnuvasında da Soderling'e mağlup olan Nadal, 2010'a şampiyonlukla başladı ve Soderling'e karşı şanssızlığını da kırdı.

Turnuva'nın 3'lük maçında ise Federer Ferrer'i 6-1 ve 7-5'lik setlerle yendi.