Recent Posts
18 Şubat 2010 Perşembe
Wawrinka da Baba Oldu
ATP World Tour Awards
Yılın Oyuncusu : Roger Federer
Fanların Favorisi : Roger Federer
Yılın Çiftler Takımı : Bob Bryan & Mike Bryan
Fanların Favorisi (Çiftler) : Bob Bryan & Mike Bryan
Arthur Ashe Yılın Yardımseveri : MaliVai Washington
Stefan Edberg Sportmenlik Ödülü : Roger Federer
Yılın En Gelişme Kaydeden Oyuncusu : John Isner
Yılın Yeni Oyuncusu : Horacio Zeballos
Yılın Geri Dönüşü : Marco Chiudinelli
Yılın Turnuvası - ATP World Tour Masters 1000 : Shanghai
17 Şubat 2010 Çarşamba
Rafa & Shakira - Gypsy
Rafa, sakatlık molasında olduğu şu günlerde boş durmamış ve Shakira'nın Gypsy şarkısının klibinde yer almış. Yakın zamanda yayınlanması beklenen klibin kamera arkası görüntüleri internete sızmış bile.
15 Şubat 2010 Pazartesi
Haftanın Şampiyonları
Costa do Sauipe
Rotterdam
Paris
Pattaya
1 Şubat 2010 Pazartesi
Too Good To Be True...
Artık kelimeler Federer'in başardıklarını anlatmak için yetersiz kalıyor. Gözyaşlarıyla başladığı 2009 yılı, kariyerinde pek çok şeyi başarıp rahatlamasını sağladı. Kendisinin de dile getirdiği gibi, artık ona kimse Roland Garros'u kazanabilecek misin, Sampras'ın rekorunu geçebilecek misin diye sormuyor. Kortta ve kort dışında çok daha rahat ve oyunundan keyif almaya çalışan bir Federer var artık. İşin ilginci bu durum hiçbir şekilde motivasyon kaybına, kazanma isteğinde en ufak bir azalmaya sebep olmuyor.
Turnuvaya çok iyi bir oyunla başlamamıştı Federer; ki zaten bu alıştığımız bir tablo. Yavaş yavaş vites yükseltti, ritmini buldu ve Davydenko maçıyla birlikte bence son birkaç yıldaki en iyi tenisini oynadı. Davydenko gibi formda bir oyuncuya karşı kötü başladığı bir maçı müthiş bir geri dönüşle kazandı. Tsonga gibi önemli bir oyuncuya adeta gözünü açtırmadı kortta, maçın başından itibaren rakibini motive edecek, canlandıracak puanları almasına izin vermedi. Finalde de çok iyi bir turnuva geçiren Murray'i 3 sette geçmeyi başardı.
Son sette set için servis kullanma şansını elde etmişti Murray. Bu noktada servisini kırdırması, ardından tiebreaklerde de elde ettiği set puanlarından yararlanaması büyük bir hayal kırıklığı yarattı haliyle. Kupa töreninde 1 yıl öncenin gözyaşları yerini gülücüklere bırakmışken bu sefer ağlayan taraf oydu. Murray'nin oyun stilini sevmeyen biri olarak bu turnuvada izlemekten çok keyif aldığımı söylemeliyim. Bir şampiyon gibi oynamadığını düşünüyordum ama yavaş tavaş o seviyeye geliyor. Bu yıl ya da önümüzdeki yıl Britanya'nın 150.000(!) yıllık Grand slam hasretine son vereceği kesin gibi.
Federer'in backhandine oynamak artık ona karşı başvurulan yegane taktik haline geldi. Nadal'ın solak oluşu ve spinli vuruşları bu taktikle sonuç almasını kolaylaştırıyor. Murray de finalde bunu denedi ama Federer'in neredeyse forehandi kadar etkili bir backhandiyle karşılaştı. İyi servis attığı, backhandinin bu kadar etkili olduğu bir Grand Slam finalinde Federer'i yenmek hakikaten imkansıza yakın.
Kadınlar finalinden hiç bahsedemedim. Serena Williams, Henin'i 3 set sonunda yenerek Açık Dönem'de 5. şampiyonluğa ulaşan ilk isim oldu. Geçen yıllara oranla daha çekişmeli bir final izledik bu yıl. Serena turnuva boyunca en iyisini oynamasa da şampiyon olmayı başardı. Bunda müthiş servislerinin payı büyük tabii. Serena ayrıca ablası Venüs ile çiftlerde de şampiyonluğa ulaşarak Avustralya'dan iki kupa ile ayrıldı.
Henin ise belki Clijsters gibi bir şampiyonlukla dönüş yapamadı ama tura dönüşünden sonra oynadığı iki turnuvada da final görerek rüştünü tekrar ispatladı. Roland Garros'ta çok daha iyi bir Hen,n izleyeceğiz eminim.
28 Ocak 2010 Perşembe
Avustralya'da Yarı Finaller
Roger Federer def. Nikolay Davydenko 2-6, 6-3, 6-0, 7-5
Uzun zamandır sonucu merakla beklenen Davydenko-Federer maçında Federer, yine Grand Slamlerde onu yenmenin ne kadar zor olduğunu gösterdi. Müthiş bir form yakalamıştı Davydenko son zamanlarda ve kariyerinde belki de ilk kez adı bir Grand Slamde favoriler arasında gösterilir olmuştu. Bu turnuva onun için önemli bir testti; 3 set üzerinden oynanan turnuva maçlarında Federer, Nadal, Del Potro gibi isimleri üst üste mağlup eden Kolya'nın aynı senaryoyu Grand Slam arenasında tekrarlayıp tekrarlayamayacağı tartışma konusuydu. Nitekim bugünkü maça da çok iyi başladı. Beklediğinden çok daha kötü bir Federer'e karşı ilk seti 6-2 gibi rahat bir skorla aldı. 2. sette de 3-1 öne geçti Rus raket; işte bundan sonra Federer oynamaya karar verdi ve güneşin de çekilmesiyle maçın hakimiyetini ele geçirdi. Üstüste tam 13 oyun kazanarak setlerde 2-1'i buldu. Son sette maç için servis atarken Davydenko'nun müthiş returnleri ve mücadelesiyle servisini kırdırsa da hemen bir breakle cevap verip maçı noktaladı.
Maç sonrası açıklamasında güneşin onu çok rahatsız ettiğini, güneşin çekilmesiyle daha iyi oynayacağını düşündüğünü ve bunu gerçekleştirdiğini söylemiş. Ne kadar büyük oyuncu, iyi bir profesyonel olursanız olun berbat oynadığınız ve kaybettiğiniz ilk set sonrası güneşin çekilmesiyle kendi oyununuzu korta yansıtabileceğinizi bilmek, soğukkanlı kalabilmek ve kendine böylesine güvenmek Federer'den başkasının harcı değil sanırım. Grand Slamlerde o kadar başka ki mental olarak, rakibinin onu yenebileceğini düşünmesine izin vermiyor, asla kaybedeceğini aklından geçirmiyor ve her daim kendine güveniyor. Neticesinde de 23. kez üstüste Grand slam finaline yükseliyor.
Federer'in her rekoru hayranlık verici ama bu başka. Hayali bile zor; makine olsanız bir noktada teklersiniz ama bu adam teklemiyor işte. Kötü de oynasa, maç çok da zora girse çıkış yolunu mutlaka buluyor. Bu 23 yarı finalin sadece 3 tanesinde finale çıkamadı Federer; ki zaten o 3 finali de Federer'i yenen isim kazandı. Saygı duymak, hayran olmaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Büyüksün Federer...
Jo-Wilfried Tsonga def. Novak Djokovic 7-6, 6-7, 1-6, 6-3, 6-1
Erkeklerde günün 2. çeyrek final mücadelesinde ise 2008 finalinin rövanşı vardı Rod Laver'da. 2008'deki finali Djokovic kazanmıştı ama sonrasındaki 4 karşılaşmalarında gülen taraf Tsonga olmuştu. En son geçen yıl Miami'deki karşılaşmalarını ise Djokovic kazanmıştı.
Maça Djokovic biraz daha iyi başladı rakibinden. Servis kırma avantajı da yakaladı ama Tsonga durumu eşitleyip seti tiebreake götürmeyi başardı. Tiebreakle biten ilk set Tsonga'nın oldu. 2. sette de ilk sete benzer bir tablo vardı, yine Djokovic servis kırdı ve Tsonga sonrasında cevap vererek seti tiebreake götürdü. Bu sefer Djokovic seti alarak durumu 1-1'e getirdi. 3. set Djokovic'in dominasyonuyla, Tsonga'nın fazla basit hatalarıyla 6-1 Sırp raketin lehine sonuçlandı. Açıkçası bu tablo bana Djokovic'in 4. sette maçı noktalayacağını düşündürüyordu. Ama Tsonga servis kırarak 4. sette durumu 2-0 yaptığında Djokovic midesindeki rahatsızlık sebebiyle sağlık molası aldı. Sonrasında da fiziken çökmüş bir Djokovic izledik. Mental olarak maçta sürekli gelgitler yaşayan Tsonga, Djokovic'in bu durumunu iyi değerlendirdi ve 4. seti 6-3, 5. seti de 6-1 kazanarak 2. yarı finaline yükseldi Avustralya'da.
Djokovic için çok rahat bir kuraydı, 2. Grand Slam şampiyonluğu için şans yanındaydı ama geçen sene sıcaktan fenalaşan Nole, bu yıl da midesindeki rahatsızlık sebebiyle bekleneni veremedi yine. Tsonga'nın hakkını yememek lazım tabii. Tenis kariyerinde henüz 5 setlik maç oynamamıştı 2 gün öncesine kadar. Almagro ve Djokovic karşısında aldığı bu 2 galibiyet önemli bir özgüven sağlamıştır kendisine. Maç içindeki iniş çıkışlarına da biraz olsun çözüm bulabilirse çok daha tehlikeli bir isim olacak Grand Slamlerde.
Na Li def. Venus Williams 2-6, 7-6, 7-5
Kadınlarda Jie Zheng'den sonra Na Li de yarı finale yükselerek ülkeleri adına çok büyük bir iş başardılar. Na Li - Venüs maçı tam bir basit hata festivaliydi. Özellikle son sette yorgunlukla birlikte servisleri çok düştü 2 oyuncunun da ve güç bela bir servisine tutunabilen Na Li maçı kazanan taraf oldu.
Serena Williams def. Victoria Azarenka 4-6, 7-6, 6-2
Williams kardeşlerden biri turnuvaya veda ederken diğeri de hayli zorlandı Azarenka karşısında. İlk seti 6-4 kaybeden Serena 2. sette de 4-0 geriye düştü ama Azarenka'nın Zvonareva maçında yaptığına benzer bir geri sönüşü başararak yarı finale yükseldi Amerikalı.
Yarı Final eşleşmeleri ise şöyle;
M.Cilic - A.Murray
R.Federer - J.W. Tsonga
J.Henin - J. Zheng
S.Williams - N.Li
27 Ocak 2010 Çarşamba
İlk Yarı Finalistler
Günün en çekişmeli ve keyifli geçmesini beklediğimiz maçta beklenen gerçekleşmedi. Nadal'ın setlerde 2-0, 3. sette de 3-0 gerideyken çekilmesiyle Murray yarı finale yükselen isim oldu. Murray'i pek sevmeyen, oyun stilini de beğenmeyen biri olarak bugünkü performansına hayran kaldığımı söylemem lazım. Nadal sakatlık problemi yaşamadığı ilk 2 sette kötü değildi aslında ama karşısında onu çok iyi analiz etmiş ve istediklerini korta yansıtabilen bir Murray vardı. Federer'e "Bu yıla bir oyuncu damgasını vuracak olursa bu kim olur?" gibi bir soru sorulmuştu geçtiğimiz haftalarda ve cevabı "Murray" olmuştu. Damga vurur mu vuramaz mı bilmiyorum ama bu performansı devam ederse Avustralya Açık'ı şampiyonlukla kapatıp ilk Grand Slamini kazanabilir.
Nadal için ise hakikaten üzülüyorum, endişeleniyorum. Kendisinin fanı değilim ama her zaman bu yarış içinde, finallerde olması gerken bir isim. Böyle bir tenisçinin sakatlık sebebiyle kariyerinin tehlikeye girmesi çok üzücü. Geçen yıl 2 gün üstüste mükemmel 5 setlik maçlar oynayıp şampiyon olan, dünya 1 numarası bu sene çeyrek finalde maçı bile tamamlayamadı ve turnuva sonunda 4. sıraya düşme tehlikesi belirdi ufukta. Neyse ki bu yıl sakat sakat oynama yanlışına düşmeden sağlığını ön planda tutuyor. Şu anda sakatlığının ne durumda olduğunu, geçen seneki sakatlığın nüksetmesi mi yoksa maç içinde çıkan bir problem mi bilmiyoruz ama umarım onu yine uzun süre kortlardan uzak tutacak bir durumun habercisi değildir bugünkü ağrıları.
Marin Cilic def. Andy Roddick 7-6, 6-3, 3-6, 2-6, 6-3
Cilic ise beklenen patlamayı bu yıl yapacak gibi. Kariyerinde ilk yarı finaline ulaştı bugün Roddick'i 5 set sonunda yenerek. 2-0 öne geçtiği maçta Roddick'in maça ortak olmasına izin verse de 5 setin sonunda gülen taraf oldu Hırvat raket. Hırvat demişken, en sevdiğim oyunculardan olan Ancic'i hatırlıyorum Cilic'i her gördüğümde. Mononükleoz sebebiyle uzun zamandır korttan ayrı kalan Ancic, bu hafta Almanya'da bir challenger turnuvasıyla kortlara döndü. 4 numaralı seribaşı olarak katıldığı turnuvada ilk turda Kukushkin'e 3 sette mağlup olsa da onun yeniden tenise dönmesine çok sevindim.
Cilic'e dönersek, bu turnuvada sürpriz beklediğim bir isimdi. 5 setlik 3 maç kazanarak yarı finale ulaşması turnuvalarda patlayıp Grand Slam'lerde başarısız olan isimlerden olmayacağını da gösteriyor bence. Şüphesiz çok ses getirecek önümüzdeki dönemde Cilic.
Aslında iki oyuncu da bugün servislerinde etkisizdi. Roddick'in omzundan yaşadığı sakatlığın bunda etkisi oldu sanırım. Eski Roddick olsa servislerinin bu kadar etkisiz olduğu bir günde Cilic gibi bir oyuncuyu bu kadar zorlayamazdı sanırım. Keşke oyunundaki bu gelişmeyi birkaç yıl önce yapabilseydi.
Bu maçın galibi, finale çıkmasını istediğim taraf olacaktı ama Murray'nin bugünkü kendine güvenli, hırslı ve iyi oyununu görünce, Nadal karşısında zorlanmadan ve pek yorulmadan maçı kazandığını düşününce Del Potro ve Roddick maçlarından çıkmış Cilic'in finale yükselmesi pek olası gelmiyor bana.
Justine Henin def. Nadia Petrova 7-6, 7-5
Erkeklerde çekişmeli maçların olduğu ortamda kadınların maçlarına bakasım bile gelmiyor açıkçası. Henin dışında sevdiğim bir oyuncu da kalmadı turnuvada.
Henin, en iyi oyununu oynamıyor, Petrova karşısında da iyi değildi ama bu hali bile yarı finale çıkmasına yetti. İyi ki döndün diyoruz buradan tekrar kendisine.
Jie Zheng def. Maria Kirilenko 6-1, 6-3
Henin'in yarı finaldeki rakibi Jie Zheng olacak. Çinli tenisçi, Maria Kirilenko'yu çok rahat yenerek 2008 Wimbledon'dan sonra kariyerinin 2. yarı finalini de görmüş oldu. Kirilenko ise sakatlık problemi yaşamış bu maçta. Agnieszka Radwanska ile çiftlerde de 3 numaralı seribaşını yenerek çeyrek finale yükselen Kirilenko'nun sakatlığı ne durumda, çiftlerden çekilecek mi bilmiyorum ama eğer oynayabilirse yarı final için hayli şansı var ikilinin.